AÇI VE ACI

Merhaba değerli arkadaşlarım bu yazıda tek harfin farklılaşması ile oluşan ve farklı anlama gelen açı ve acı sözcüklerine değinmek istiyorum.

İlk olarak açı sözcüğü, birbirini kesen iki yüzey veya aynı noktadan çıkan iki yarım doğrunun oluşturduğu geometrik biçim, görüş, bakım, yön, anlayış biçimi anlamına geliyor. Dilimizde açıortay (bir açıyı, ölçüleri birbirine eşit olan iki açısal bölgeye ayıran doğru parçası), dış ters açı (iki paralel doğruyu kesen üçüncü bir doğrunun iki yanında, paralellerin dışında altlı üstlü oluşan dört açıdan her biri), geniş açı (bir dik açıdan daha büyük olan açı), ters açı (birinin kenarları öbürünün kenarlarının uzantısından oluşan açılardan her biri), bakış açısı (bir olay, konu veya düşünce incelenirken izlenen belirli yön; görüş açısı, perspektif) gibi kullanımları var (TDK Sözlük). 

Acı sözcüğü ise, bazı maddelerin dilde bıraktığı yakıcı duyu, biberli, bir dış etkenin vücudun herhangi bir yerinde meydana getirdiği ezilme, yırtılma, sıkıştırılma vb. sebeplerle meydana gelen rahatsızlık hissi, ölüm, yangın, deprem vb. olayların yarattığı üzüntü, çarpıcı, göz alıcı renk, keskin, şiddetli olan, kırıcı, üzücü, incitici, dokunaklı, kötü olan anlamına geliyor. Dilimizde acı gelmek (dokunmak, kırmak, üzmek), acı vermek (birinin üzülmesine sebep olmak, incitmek), acısını çıkarmak (acılığını yok etmek, uğradığı maddi veya manevi zararı giderici bir iş yapmak, öç almak), acı acı (üzüntülü bir biçimde, dokunaklı olarak, sert ve keskin bir biçimde), acı gerçek (istenmediği halde karşılaşılan sıkıntılı durum, kaçınılmaz durum), acı haber (genellikle felaket veya ölüm bildiren söz veya haber), acı bal (deli bal), acı söz (kişinin onuruna dokunan, gönlünü inciten söz),  acı ağaç (sedef otugillerden, sıcak ülkelerde yetişen, kabuğu ve odunu hekimlikte kullanılan küçük bir ağaç; kavasya), içler acısı (çok acıklı, üzüntü veren) gibi kullanımları mevcut.

Tek bir harfin farklılaşmasından ne olur ki demeyin. Dilimize özendiğimiz günler dilerim. Sevgi ve sağlıkla kalın.

DÜMEN VE SÜMEN

Merhaba değerli arkadaşlarım bu yazıda tek harfin farklılaşması ile oluşan ve farklı anlama gelen dümen ve sümen sözcüklerine değinmek istiyorum.

İlk olarak dümen sözcüğü, İtalyanca kökenli (timon) bir kelime. Hava ve deniz taşıtlarında, taşıta istenilen yönü vermeye ve belirli bir doğrultuda götürmeye yarayan hareketli parça, bir kişiyi, bir grubu yönlendirme, yönetme, yönetim, hile anlamına geliyor. Dilimizde dümen çevirmek (hileye, düzene başvurmak), dümeni elinde tutmak (yönlendirici durumda olmak), dümeni kırmak (çekip gitmek, kaçmak, uzaklaşmak), dümen tutmak (teknenin gideceği yolu gözleyerek dümeni yönetmek), dümen yapmak (dalavere, hile ile birini kandırmak, aldatmaya çalışmak), dümen suyu (gemi giderken arkasında bıraktığı köpüklü iz), dümeni eğri (yan yan yürüyen), baş dümeni (iyi manevra yapmalarını sağlamak amacıyla gemi veya teknelerin başına yerleştirilen dümen) gibi kullanımları var (TDK Sözlük).

Sümen sözcüğü ise, Fransızca kökenli (sous-main) bir kelime. Üzerinde yazı yazmaya, arasında evrak saklamaya yarayan deri kaplı altlık anlamına geliyor. Dilimizde sümen altı etmek (bir evrakın işleme konulmasını engellemek, bir işin yapılmasını geciktirmek) kullanımı mevcut.

Tek bir harfin farklılaşmasından ne olur ki demeyin. Dilimize özendiğimiz günler dilerim. Sevgi ve sağlıkla kalın.

MAKET VE RAKET

Merhaba değerli arkadaşlarım bu yazıda tek harfin farklılaşması ile oluşan ve farklı anlama gelen maket ve raket sözcüklerine değinmek istiyorum. Bu iki sözcüğün tek ortak yanı, her ikisinin de Fransızca kökenli olması.

İlk olarak maket sözcüğü, Fransızca kökenli (maquette) bir kelime. Mimarlıkta, sanayide ve bazı sanat dallarında yer alan eserlerin taslak durumundaki küçük örneği anlamına geliyor. Dilimizde maket bıçağı (genellikle maket yapımında kullanılan ince ve keskin bıçak) kullanımı var.

Raket sözcüğü ise, yine Fransızca kökenli (raquette) bir kelime. Masa tenisi, tenis vb. oyunlarda topa vurmak için kullanılan, oval tahta bir kasnağa gerilmiş bir ağla veya lastikle kaplanmış saplı araç anlamına geliyor (TDK Sözlük).

Tek bir harfin farklılaşmasından ne olur ki demeyin. Dilimize özendiğimiz günler dilerim. Sevgi ve sağlıkla kalın.

EHİL VE MEHİL

Merhaba değerli arkadaşlarım bu yazıda tek harfin farklılaşması ile oluşan ve farklı anlama gelen ehil ve mehil sözcüklerine değinmek istiyorum. Bu iki sözcüğün tek ortak yanı, her ikisinin de Arapça kökenli olması.

İlk olarak ehil sözcüğü, Arapça kökenli (ehl) bir kelime. Bir işte yetkili olan, bir işi yapan, sahip, eş, bir yerin, bir topluluğun halkından olanlar anlamına geliyor. Dilimizde ehil olmak (bir işte ustalaşmak, uzman olmak), ehlidil (gönül eri), ehlikitap (kitap ehli), ehlikeyif (rahatına düşkün, keyif sahibi olan kimse), söz ehli (konuşması istekle, zevkle dinlenen kimse), tevhit ehli (Allah’ın birliğine inananlar) gibi kullanımları var (TDK Sözlük).  

Mehil sözcüğü ise, yine Arapça kökenli (mehl) bir kelime. Bir işin tamamlanması için tanınan ek süre, iş sözleşmesine göre işçinin işine son verileceğinin işten çıkarılmadan önce işveren tarafından kendisine bildirilme süresi anlamına geliyor. Dilimizde mehil vermek (süre tanımak), mehil müddeti (önceden tanınan süre) kullanımları mevcut.

Tek bir harfin farklılaşmasından ne olur ki demeyin. Dilimize özendiğimiz günler dilerim. Sevgi ve sağlıkla kalın.