EVİ MANTOLATALIM MI? MONTALATALIM MI?

Merhaba değerli arkadaşlarım, malum içinde bulunduğumuz mevsim sonbahar ve her yerde inşaat var.  Mantolama ve montalama olarak gördüğüm iki ayrı afişten esinlenerek, bugünkü yazımda mantolama sözcüğünü ele almak istedim.

Mantolama, gerek yazı dilinde, gerekse telaffuzda karıştırılan sözcükler arasında yer alıyor. Öncelikle sözcüğün doğrusu, mantolama. Montalamanın da anlamını yazmak isterdim, ancak dilimizde böyle bir sözcük mevcut değil. Akılda kalması için eve üşümesin diye manto giydiyoruz olarak da düşünebilirsiniz 🙂 TDK Sözlük’e göre mantolama, “binaları soğuğa veya sıcağa karşı koruma amacıyla dış yüzeyini özel malzemeyle kaplama” anlamına geliyor.

Siz siz olun, evinizi montalamayın, mantolayın 🙂 Keyifli ve verimli bir gün dilerim. Sevgi ve sağlıkla kalın.

PARDÖSÜ DEYİP GEÇMEYİN ☺ PARDESÜ MÜ, PARDÖSÜ MÜ?

Merhaba değerli arkadaşlarım, malum havalar yavaş yavaş serinliyor ve mevsimi yaklaşıyor. Bu yüzden bugünkü yazımda çokça karıştırılan pardösü sözcüğüne değinmek istedim.

Hepimizin bildiği gibi pardösü, giysilerimizin üstüne giydiğimiz paltodan daha ince  üstlük. Fransızca kelime kökenli (pardessus) bir sözcük. Günlük konuşmalarda pardesü olarak yanlış kullanılan kelimenin yazılış ve telaffuzda doğrusu, pardösü. Evet yanlış okumadınız, doğrusu “ö” harfiyle. Fransızcadan dilimize geçen sözcüğün Fransızca okunuşu da pardösü şeklindedir. Yani aynı okunuşla dilimizde var olduğunu söylemek mümkün.

Bunun yanı sıra, dilimizde pardösülü kişiyi ifade etmek için pardösülü ve pardösüsü olmayan kişiyi ifade etmek için de pardösüsüz sözcükleri mevcut.

Alt tarafı bir harf ne değişir deyip geçmeyin J Dilimize özendiğimiz günler dileğiyle…Sevgi ve sağlıkla kalın.

BİR HARFTEN NE OLUR Kİ DEMEYİN! HAD VE HAT ☺

Merhaba değerli arkadaşlarım, bugünkü yazımda tek bir harfle farklılaşan, ancak başka anlamlara gelen iki sözcükten bahsetmek istedim. Bunlar; had ve hat. Bu iki sözcüğün tek ortak yönü, her ikisinin de Arapça kökenli olması. 

Had sözcüğü, Arapça kökenli (ḥadd) bir sözcük. Sınır, uç, insanın yetki ve değeri anlamına geliyor. Örneğin, haddim değil diyoruz. Ek aldığında iki “d” harfiyle yazıyoruz ve okuyoruz. Dilimizde, haddi hesabı yok, haddine mi düşmüş, haddini aşmak, (birine) haddini bildirmek, haddini bilmek, haddi olmamak, haddinden fazla, faiz haddi, yaş haddi gibi kullanımlar mevcut.

Hat sözcüğü ise, yine Arapça kökenli (ḫaṭṭ) bir sözcük ve çizgi, yazı, ulaşım sağlayan bir taşıtın uğradığı yerlerin bütünü, yol anlamına geliyor. Boru hattı derken, hat sözcüğü ek alıyor ve ek aldığında iki “t” harfiyle yazılıyor, okunuyor. Dilimizde, demir yolu hattı, otobüs hattı, kablo hatları, yüzdeki çizgi ya da kırışıklıklar/hatları, vücut hatları, faturalı hat, faturasız hat, iç hatlar, dış hatlar, su hattı, boru hattı, telefon hattı, telgraf hattı, şehir hatları, ateş hattı gibi kullanımlar mevcut.  

Kelimeleri yerinde ve doğru kullandığımız günler dilerim. Sevgi ve sağlıkla kalın.  

EGZOZ, EGZOS, EGSOZ, EGSOS, EGZOST, YOK MU ARTTIRAN? ☺

Merhaba değerli arkadaşlarım, bugünkü yazımda yazılış ve telaffuzda çokça karıştırılan sözcüklerden bir tanesi olan egzoz kelimesinden bahsetmek istedim.  

Yazının başlığında da belirttiğim gibi yok mu arttıran 🙂 O kadar çok birbirinden  farklı yanlış kullanımı olan bir sözcük ki…Bir sanayi sitesine gittiğinizde, ilanlara baktığınızda, internet üzerinde arama yaptığınızda ya da sanayiden bağımsız olarak ikili konuşmalarda da çok fazla hatalı kullanılıyor.

Egzoz sözcüğü, İngilizce kelime kökenli (exhaust) bir kelime. Belki de, egzost olarak kullanan kişiler kelime kökeninden yola çıkarak telaffuz ediyorlar kim bilir 🙂

TDK Sözlük’e göre tam tanımı, içten yanmalı motorlarda yakan akaryakıtın gazı, bu gazın boşaltılması ve atılmasını sağlayan düzen ve susturucu anlamına geliyor. Dilimizde egzoz haricinde, egzozu yapan, satan veya onaran anlamına gelen egzozcu, egzozcunun yaptığı iş olan egzozculuk, egzozdan atılan gaz da egzoz gazı olarak kullanılıyor.

Dilimizi doğru kullandığımız yazdığımız güzel günler dilerim. Sevgi ve sağlıkl kalın.

KOMPİLE KOMPLE ☺ KOMPLE VARKEN, NEDEN KOMPİLE? ☺

Merhaba değerli arkadaşlarım, bir süredir yoğunluktan dolayı yazılara zaman bulamadım. Hedefim, yeni sezonda da yazılarıma kaldığım yerden devam etmek. Bugünkü yazımda, komple sözcüğünü ele almak istedim.

Ev ilanlarından tutun da, günlük hayatımızda konuşmalara kadar pek çok defa yanlış kullanımına rastladığımız sözcüklerden bir tanesi olarak karşımıza çıkıyor.

Komple, Fransızca kökenli (complet) bir kelime. Dolu, eksiksiz, tam anlamına geliyor. Çoğunlukla komple sözcüğü kompile şeklinde yanlış kullanılıyor. Üç ünsüzün yan yana olması ve araya bir sesli harf koyma ihtiyacı telaffuzu kolaylaştırdığı için pek çok kez yanlış söylenmesine şahit oluyoruz. Komple diye yazılıyor ve yazıldığı gibi okunuyor.

Her ne kadar ilgili kelime olmasa da, bir de dilimizde kompilasyon sözcüğü var. Fransızca kelime köken (complation), derleyip, toparlama, derme çatma yapılan iş anlamına geliyor.

Komple demek varken, neden kompile 🙂 Komple herkese güzel bir hafta dilerim 🙂 Sevgi ve sağlıkla kalın.

ARKA FONDA NÜANS FARKI GÖRDÜM. NE OLACAK BU AKIBETİN SONU ☺

Merhaba değerli arkadaşlarım, bugünkü yazımda çokça rastladığım ve aynı anlamda olan kelimelerin bir arada kullanıldığı anlatım bozukluklarından üç tanesine dikkat çekmek istedim. Bunlar; arka fon, nüans farkı ve akıbetin sonu.

Arka Fon

Fransızca kökenli (fond) bir kelime. Kumaşın alt dokusu, yani zemini anlamına geliyor. Fon zaten arkada olduğu için arka plan ya da fon demek daha doğrudur. Aynı anlama gelen iki sözcüğü bir arada kullanmaya gerek yoktur.

Nüans Farkı

Fark sözcüğü de Arapça bir kelime (farḳ) ve ayrım anlamında kullanılıyor.

Nüans yine Fransızca kökenli (nuance) bir kelime. İnce ayrım anlamına geliyor. O halde iki sözcüğün bir arada kullanımı anlatım bozukluğu yaratacaktır.

Akıbetin Sonu

Akıbet, Arapça bir kelime (ʿāḳibet), bir iş ya da durumunun sonunu ifade ederken kullanıyoruz. Akıbet dediğimizde zaten bir şeyin sonunu kastetmiş oluyoruz. Dolayısıyla, işin sonu ya da akıbeti kullanımı doğrudur.

Anlatım bozukluğu olmaksızın konuştuğumuz ve etrafımızda anlatım bozukluğuna şahit olmadığımız günler dileğiyle… Sevgi ve sağlıkla kalın.

ZITTI MI, ZIDDI MI?

Merhaba değerli arkadaşlarım, bu yazımda ek aldığında d harfine dönüşen  zıt sözcüğüne değinmek istiyorum.

Zıt sözcüğü Arapça kelime kökenli (żidd) bir kelime ve hepimizin bildiği gibi karşı, ters anlamına geliyor. Yukarıda yer alan görseldeki gibi birbirine karşıt, zıt anlamlarına gelen ifadeler için kullandığımız bir sözcük. Zıt sözcüğü“ı” harfiyle ek aldığında, “t” ünsüzü “d” ünsüzüne dönüşüyor. Yani doğru yazımı zıddı.

Dilimizde birleşik fiil ve birleşik kelime şeklinde kullanımları da mevcut. Dilerseniz bunlara değinelim.

Zıddına basmak veya zıddına gitmek, birini sinirlendirmek ve sinirini bozmak anlamına geliyor. Zıddı olmak tam tersi olmak, hoşa gitmemek anlamında kullanılıyor.

Zıt gitmek birine karşı sürekli olarak ters davranmak anlamını karşılıyor.

Zıt anlamlı, karşıtı anlamını vurgulamak üzere ifade ediliyor.

Son olarak zıt kutup (kutbu) ise,  farklı durumda ve yapıda olan kişileri anlatmak için kullanılır.

Zıddınıza gidilmediği ve zıt kutuplarda olmadığınız kişilere denk gelmenizi dilerim. Sevgi ve sağlıkla kalın.

FİİLE “DEĞİLİM” EKLENTİSİYLE DAHA MI ETKİLİ OLUYOR? ☺

Merhaba değerli arkadaşlarım, son dönemde çokça duyduğum ve kulağımı ciddi şekilde tırmalayan fiilin yanına “değilim” eklentili cümle kurulması. Sizleri bilmem ama bu durum beni çok rahatsız ediyor. Dilimiz kullanışlı, kolay ve rahat bir dil iken niçin zorlaştırmaya çabalıyoruz? Konuşurken anlatım bozukluğu yapmak niye? Üstelik olumlu bir şey anlatmak isterken, cümleye olumsuz ifade eklemek neden?

Benim sıkça duyduğum anlatım bozukluğu hataları “görmüyor değilim, bilmiyor değilim, anlamıyor değilim, yapmıyor değilim, duymuyor değilim, gitmiyor değilim”… Örnek verecek olursam, görüyorum demek varken “Olanları görmüyor değilim” diye ifade etmek anlaşılır gibi değil. “Seni anlamıyor değilim” dediğinde kişi karşı tarafı anladığını söylemeye çalışıyor, oysa seni anlıyorum demek çok daha kolay.

Sizlerin de örneklerimden farklı “değilim” eklentisi olan sık sık duyduğunuz konuşmalar varsa web sitemde yorumlar kısmına yazabilirsiniz.

Anlatım bozukluğu olmaksızın konuştuğumuz ve çevremizde “değilim” eklentisi ile konuşanların azaldığı günler görmek dileğiyle… Sevgi ve sağlıkla kalın.

TÜKENDİM Mİ ACABA DİYORSANIZ ☺

Merhaba değerli arkadaşlarım, geçtiğimiz ayın sonunda çok değerli Murat Erdör ile çağımızın sendromu olan tükenmişlik sendromunu konuştuk.

Her ne kadar millet olarak tükenmişlik sendromuyla Meryem Uzerli ile tanışmış olsak da 🙂  Kavramın geçmişi 1970’li yıllara dayanıyor. Kişilerin kendilerini yorgun, bitkin, çaresiz ve başarısız hissetmesi anlamına geliyor.

Kişilerin gerçekçi olmayan beklentileri ile idealist olma çabaları olarak da tanımlamak mümkündür. Bir başka deyişle, duygusal olarak yorulma ve bıkkınlık  anlamına geliyor. Bu sendromla baş etmek için aslında pek çok yol var. Etkili bireysel baş etme yöntemleri ve sendromla yakından ilişkili olan diğer kavramlara da değindiğimiz keyifli yayının linkini hala izlememiş olanlar için burada paylaşmak isterim.  

İyi seyirler ve tükenmediğiniz günler dilerim. Sevgi ve sağlıkla kalın.

PSİKANALİZ, PSİKANALİST, PSİKANALİZCİ

Merhaba değerli arkadaşlarım, bu yazımda ruhsal çözümleme anlamına gelen psikanaliz sözcüğünü ele almak istedim.

Psikanaliz, Fransızca kelime kökenli (psychanalyse) bir kelime. Ruh bilimi ve ruhsal çözümleme anlamına geliyor.

Psikanalizci ise, hastalarını psikanalizle tedavi eden hekim, psikanalist, psikanalizle uğraşan kimse anlamına geliyor. Psikanalist, Fransızca kelime kökenli (psychanaliste) bir kelime. TDK Sözlük’e psikanalist yazdığınızda psikanalizci sözcüğü karşımıza çıkıyor. Her iki sözcüğünde dilimizde kullanımı doğru olarak kabul ediliyor.

Ruhsal durumumuzun bozulmadığı güzel günler dilerim 🙂 Sevgi ve sağlıkla kalın.